Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üşüyordu
Kaçtı, Ahmet Cemi! rüyalarının şu sefil hakikatinden tam bir hafta kaçtı. O bir hafta zarfında eniştesini hiç görmemişti. Nihayet bir akşam yemekte birleştiler. Ahmet Cemi! hayret etti, o henüz ağır bir külfet yükü altında ezilirken, yüzüne bakamayarak gözlerini indiren İkbal'e bir kelime söylemeye cesaret edemezken damat bey herkesle teklifsiz oluvermişti. Hatta Seher'le ufak tefek şakalar bile ediyordu. Ahmet Cemil bu akşam kendisini ezen azap altından hiçbir zaman kurtulamayacağını, sofrada, bir vakitler yalnız kendisinin olan şu evin her köşesinde şimdi yabancılıktan asla çıkamayacağını anladı. Bir dakika içinde bütün manevi varlığından bir soğuk rüzgar geçti, şimdi bu evde adeta üşüyordu.
Sayfa 115 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ali Faruk Ersöz, 3. BasımKitabı okuyor
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Reklam
TOZLU SAHİFELERDEN ÇIKIP YÜREKLERE YERLEŞEN KAHRAMAN: KÜR ŞAD (BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ) Olay Örgüsü İncelemeye geçmeden önce romanın genişçe bir özetini vermek faydalı olacaktır. Olay 621 yılında, bir yaz gecesi başlar. Yüzbaşı Işbara Alp'ın buyruğundaki Gök Türk erleri bozkırda uyumaya çalışmaktadırlar. Ertesi gün Çin'e akın
"Onun tek amacı, 'Bozkurtlar'ı tamamlamakdı. Sarı saman kâğıtlı bir kalın müsvedde defterine yine sapsarı ve reklam olsun diye bir firma tarafından hazırlanmış yaklaşık 40 santim uzunluğundaki bir kurşunkalemle , 1945/46 Kışı'nın o mağmum ve rutûbetli kış ikindileri günler saat 16.00'ya doğru başını alıp giderken deliler
Hakikatte Abdullah Efendi, ömürlerinin sonuna kadar kendileri olmaktan kurtulamayan, nefislerini bir ân bile unutamayan, etrafındaki havaya kendilerini en fazla bıraktıkları zamanda bile, içlerinde, tıpkı alt katta geçen bütün şeyleri merakla takip eden bir üst kat kiracısı gibi köşesinde gizli, mütecessis, gayrimemnun ve zalim ikinci bir şahsın mevcudiyetini, onun zehirli tebessümünü, inkâr ve istihfaftan hoşlanan gururunu ve her ân için ruhu insafsız bir muhasebeye davet edişini duyan insanlardan biriydi. Ah bu ikinci Abdullah Efendi, bu üst kat sakini... Hayır, o kiracı değil, evin asıl sahibi, efendisi, hükümranıydı.
Sayfa 12
·
Puan vermedi
Bu ülkede kanıtsız, tanıksız insanlar asıldı
SPOILER İÇERİR!: Sis ve Gece, Ahmet Ümit'in 1996'da yayınlanan ilk kitabı. Ama benim okuduğum 8.kitabı. Her şeyi tersinden yapmak gibi bir huyum vardır genelde evet. Diğer kitaplarını gündemi takip etmek adına değil de çıktığı zamanlara denk gelen polisiye okuma isteğiyle daha önce okumuş oldum. O yüzden bu kitap hem sayfa sayısı hem de
Sis ve Gece
Sis ve GeceAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 201918,9bin okunma
Reklam
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
Türk Ordusu Kıbrıs'ta: 20 Temmuz 1974 sabahı Türk ordusu, havadan ve denizden Kuzey Kıbrıs'a girer. 22 Temmuz akşamı, Türk hükümeti ateşkes kararı verir. 14 Ağustos 1974 sabahı Türk ordusu ikinci harekâtı başlatır. Atila Hattı olarak belirlenen sınırda durulur ve Kıbrıs adasının % 38'i Türklerin eline geçmiş olur. Birinci
Atsız'ın yazıları ve eserleriyle büyümüş genç bir edebiyat doktoru 19-20 Temmuz 1974 gecesini, eşi ve birkaç arkadaşıyla birlikte Kazakların efsanevi lideri Ali Bek Hakim'in evinde geçirmişti. 20 Temmuz sabahı erkenden uyanmış, evin balkonuna çıkmış, Salihli'nin temiz havasını ciğerlerine çekiyordu. Sabahın sessizliği birden radyolardan yükselen bir sesle yırtıldı. Türk ordusu Kıbrıs'a asker çıkarmıştı. Salihli'nin sokak ve caddeleri sessizce ağlıyor gibiydi. Genç edebiyat doktoru hüngür hüngür ağlıyordu. Az sonra balkona doluşan arkadaşları ve Türkistan Türkleri de hüngür hüngür ağlıyordu. O gün Tahran'da vakit birkaç saat ilerideydi. Adını Güney Azerbaycan'ın kutsal dağı Savalan'dan alan orta yaşlı şair, eşini ve çocuklarını uyandırmış, “bugün bizim için bayram" diyerek ailecek bayram alışverişine çıkmıştı. Rumların katlettiği anne ve çocuklarının resimlerini gören Atsız da hüngür hüngür ağlamıştı. 20 Temmuz'u izleyen günlerde askerlik şubelerinin önü dolmuştu. Türkler asker olmak ve Kıbrıs'ta savaşmak için sıraya girmişlerdi. Atsız'ın millî ruh dediği böyle bir şey olmalıydı.
963 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.